Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Nisan ayı konferans serisinde bu hafta, “Otizm Spektrum Bozukluğu İyileşir mi?” konusu ele alındı
Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Nihal Yurteri, konuşmacı olarak katıldığı konferansa, Düzce Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İdris Şahin, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şerif Demir, Tıp Fakültesi Dekan Yardımcıları Prof. Dr. Muhammet Ali Kayıkçı ve Prof. Dr. Bora Büken ile öğretim üyelerimiz ve öğrencilerimiz katılım gösterdi.
Programın açılış konuşmasını yapan Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Muhammet Ali Kayıkçı, Farkındalığı artırmak amacıyla 2008 yılında Birleşmiş Milletlerin, 2 Nisan gününü “Dünya Otizm Farkındalık Günü” olarak belirlediğini ifade etti. Otizmi; “düşünmek, hissetmek, dil ve başkalarıyla iletişim kurma becerisinde problemler yaşanması ve karmaşık bir nero gelişim bozukluğudur.” şeklinde tanımlayan Prof. Dr. Kayıkçı, otizmin tüm coğrafyada, tüm ırklarda görülebildiğini ve en önemli özelliğinin de erken tanı konulabilmesi sonucunda, doğru tedavi ile başarılı olma olasılığının arttığını vurguladı.
Her 54 Çocukta Bir Otizme Rastlanıyor
Gerçekleştirilen açılış konuşmasından sonra sunumunu yapmak için kürsüye davet edilen Dr. Öğr. Üyesi Nihal Yurteri, günümüzde her 54 çocukta bir otizme rastlandığının altını çizerek konuşmasına başladı. Bu sıklıktaki artışın muhtemel sebeplerini; farkındalık artışı, tanısal, bilinmeyen ve ebeveyn yaşı olarak açıkladı.
İlk kez 1943 yılında Amerikalı çocuk psikiyatristi Leo Kanner tarafından; insanlarla ilişki kurma güçlüğü, ekolali, tekrarlayıcı ve amaçsız davranışlar ve değişime direncin infantil otizm olarak adlandırıldığını ifade eden Nihal Yurteri, sosyal etkileşim ve iletişimde; sosyal-duygusal karşılıkta yetersizlik, sözel olmayan iletişimde yetersizlik ve çeşitli sosyal ortamlarda ilişki kurma ve sürdürmede zorlanma gibi davranış bozuklukları yaşadığını söyledi.
Dikkat Edilmesi Gereken Davranışlar
Davranış, ilgi ve etkinliklerde baka kalıp ve tekrarlayıcı motor hareketlerin olduğu bilgisini veren konuşmacı, otizmli çocukların; rutinde ısrarcılık, sınırlı ve olağandışı yoğun ilgi gibi davranışlarda bulunduğunu belirtti.
Tek başına otizm tanısı koyduran bir test olmadığının altını çizen Öğretim Üyesi, 2 yaş altı çocuklarda pek çok belirti gözlemlenebileceğini ifade etti. İlk 1 yaştan itibaren belirtiler varsa en azından Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) veya diğer gelişimsel bozukluklar açısından “riskli çocuk” diye belirterek müdahalede bulunulması gerektiğini önemle dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Nihal Yurteri, 9-30 aylık çocuklarda OSB açısından kırmızı alarm belirtilerini, “Çocuk gülümsemeye karşılık vermez veya sadece evde tanıdık kişilere gülümser. Onunla konuştuğunuzda yüzünüze bakmaz veya nadiren bakar, aile de bunun sıklıkla böyle olduğunu belirtir. Çocuk başkalarının dikkatini bir oyuncağa, ona işaret ederek çekmeye teşebbüs etmez. Çocukla iletişime girmek zordur, sadece kısa süreli etkileşim kurulabilir. Çocuk anne babanın davranış ve hareketlerini taklit etmez. Çocuk işaret eden objeye bakmaz. Çocuğa adı ile seslendiğinde dönüm bakmaz. Çocuk 5 sessiz harften daha fazlasını çıkarmaz.” şeklinde sıraladı.
Gen Etkisi!
Otizmde genetik etkenlere de değinen Dr. Öğr. Üyesi Nihal Yurteri, “Otizm çoğul gen ile geçen bazen gen gen etkileşimi, bazen gen çevre etkileşimi sonucu ortaya çıkan, bazen güçlü etkisi olan kopya sayısı değişkenliği olan oligogenik geçiş gösteren, bazen de tek genle geçen bozukluklar ile birlikte