Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan Dr. Öğr. Üyesi Şükriye Özde, 1-7 Ağustos Emzirme Haftası dolayısıyla anne sütü ve emzirmenin önemini vurgulayarak bilgilendirmede bulundu.
Bebeklerin vücut ve ruh sağlığı için en uygun besinin anne sütü olduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Şükriye Özde; “Her annenin sütü özeldir ve kendi bebeği için en uygun bileşimdedir. Anne sütünün bileşimi bebeğin doğum haftasına, gelişimine, gün içindeki öğünlerine göre en uygun olacak şekilde değişmektedir. Anne sütü ideal büyüme ve gelişme için gerekli olan enerjiyi ve tüm besin maddelerini içerir. Anne sütü ilk 6 ayda bebeğin ihtiyacının yüzde 100’ünü, 6-12 ayda bebeğin ihtiyacının yüzde 50’sini, 12. aydan itibaren de yüzde 30’unu karşılar.” diye konuştu.
“Bebeğin Sağlıklı Büyüme ve Gelişmesi İçin Gerekli Olan Tüm Enerji ve Besin Ögelerini İçerir”
Yılda yaklaşık 1,5 milyon çocuğun akut beslenme yetersizliği nedeniyle hayatını kaybettiğine işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Özde, dünya genelinde 5 yaş altı ölümlerin yüzde 20’sinin, uygun beslenme müdahaleleri ile önlenebilir durumda olduğunu da sözlerine ekledi. Gebe ve bebeklerdeki beslenme yetersizliğinin küresel hastalık yükünün yüzde 10’undan fazlasını oluşturduğunu belirten Özde; “Anne sütü, bebek beslenmesinde yeri doldurulamayan ideal, özgün ve yaşayan doğal bir besindir. Bebeğin sağlıklı büyüme ve gelişmesi için gerekli olan tüm enerji ve besin ögelerini içerir. Aynı zamanda emzirme başta beslenme olmak üzere bebek ve anneye gelişimsel, psikolojik, sosyal ve ekonomik yönden pek çok yarar sağlar.” dedi.
Anne sütünün, bebeklerde duyusal ve bilişsel gelişimi de desteklediğini vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Özde, aynı zamanda ani bebek ölüm sendrom riskini ve ileri yaşlarda görülen tip II diyabet, kalp damar hastalıklarını ve inme riskini de azalttığını ifade etti. Emzirmeye erken başlamanın sağladığı koruyucu faydaların, bebek altı aylık olana kadar devam ettiğini dile getiren Düzce Üniversitesi öğretim üyesi; “Bu yüzden ilk 6 ay tek başına, 24 aya kadar olan süreçte ise ek besinlerle desteklenmiş anne sütü, bebek beslenmesi ve sağlığı için büyük önem taşıyor.” şeklinde konuştu.
“Anne Sütü ile Beslenen Bebeklerde Solunum ve Sindirim Yolu Hastalıkları Daha Az Görülüyor”
Bebeğin beslenmesi için gerekli olan anne sütünün doğumdan hemen sonra gelmeye başladığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Şükriye Özde, ilk emzirmede kolostrum denen sarı renkli ve koyu kıvamlı ilk sütün yoğun bağışıklık maddeleri ile bebeği hastalıklarından koruduğunu vurguladı. Anne sütü ile beslenen bebeklerde solunum ve sindirim yolu hastalıklarının daha az görüldüğüne değinen Özde, “Ortakulak iltihabı riski azalır. Anne sütü, büyüme faktörü içerdiği için bebekler daha iyi büyürler. Anne sütünün içinde bebeği kanserden koruyucu maddeler bulunur. Anne sütünün içerdiği maddeler bebeği rahatlatır, gevşetir, ağrıyı azaltır, daha çabuk uykuya dalmasını sağlar. Anne sütü alan bebeklerde karın ağrısı ve kabızlık daha az görülür. Anne sütünün bebeğin zeka gelişiminde etkisi büyüktür. Anne sütü ile beslenen bebeklerde, konuşma problemi, şeker hastalığı, kanser, kansızlık, diş çürükleri ve alerji hastalıkları daha az görülür.” dedi.
“Emzirmek Anne ve Bebek Arasındaki Bağı Güçlendirir”
Anne sütü ile beslemenin bebeğin yanı sıra anneye de faydası olduğuna işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Özde; açıklamasına şu şekilde devam etti: “Doğumun hemen ardından, ilk bir saat içinde emziren annede arka hipofizden oksitosin salınmasının kanama riskini düşürür, emzirmek anne ve bebek arasındaki bağı güçlendirir ve bebeğin reddedilmesini azaltır. Bununla birlikte emzirme; annede yağ kitlesi kaybına ve gebelik öncesi ağırlığa dönmeye yardımcı olmaktadır. Emzirilen her yılda, annenin tip 2 diyabete yakalanma riski de düşer, ayrıca annenin depresyon ve stresini azaltır, uyku kalitesini de arttırır. Herhangi bir sağlık sorunu nedeniyle emzirmenin mümkün olmadığı durumlar dışında bebeğe ilk altı ay anne sütü verilmesi gerekir. Çocuklarını kendi sütüyle besleyen annelerde; meme, over (yumurtalık) ve uterus (rahim) kanseri gelişme riski ve kemik dansite düşüklüğü (osteoporoz) ihtimali azalır.”
“Emziren Anneler İyi Beslenmeli, Yorgunluktan, Stresten Uzak Kalmalılar”
Gebeliğin başından itibaren tüm anne adaylarının bebeklerini anne sütü ile besleyebilecekleri konusunda bilgilendirilmesi ve motive edilmesinin önemine vurgu yapan Düzce Üniversitesi öğretim üyesi, “Doğumdan sonra emziren anneler iyi beslenmeli, yorgunluktan, stresten uzak kalmalılar. Uyku dahil düzenli bir yaşam biçimine sahip olabilmeleri için aile ve arkadaş çevresinden yardım alınmalı. Toplum tarafından emzirmenin bebek için doğal, en kolay, sağlıklı bir beslenme yöntemi olduğunun anlaşılması için alışveriş merkezleri, restoranlar, iş yerleri gibi sosyal alanlarda emziren annelere uygun ortamlar sağlanmalı. Emzirme tekniği ya da emzirmeden kaynaklanan herhangi bir soruna sahip olan anneye, emzirme danışmanları ve sağlık profesyoneller destek olmalı.” ifadelerini kullandı.
Anne Sütünün Saklanmasında Bu Üç Kurula Dikkat!
Anne sütünün saklanma koşulları hakkında da bilgiler paylaşan Dr. Öğr. Üyesi Özde, “Anne sütü sağıldıktan sonra; 3 saat güneşten uzak oda sıcaklığında, 3 gün buzdolabınızın soğutucu kısmında 3 ay buzdolabınızın derin dondurucu bölümünde güvenle saklanabilir. Anne sütü saklama poşetinin ya da kabının üzerine sağım yapılan saati ve tarihi yazılmalı. Çünkü önce sağılmış anne sütü, ilk kullanılmalıdır. Donmuş anne sütünü çözdürmek veya sıcaklığını arttırmak için bir kaseyi sıcak veya ılık su ile doldurun ve içine donmuş anne sütü olan poşet/şişeyi oturtun. Anne sütü ılıtmak için sütü kesinlikle ateş üzerine koymayın ya da kaynatmayın. Kaynatma işlemi sütün içindeki besinlere zarar verecektir. Anne sütünü ısıtmak için mikrodalga fırın kullanmayın. Anne sütü tekrar dondurulmamalıdır.” diye konuştu.
Sütüm Kesildi Diye Endişeye Düşmeyin!
Sütü kesilen anneler için Emzirme Destek Sistemi ’den (EDS) de bahseden Özde, “EDS, bebeğin biberon ve emzik yerine memede fazladan süt almasını sağlayan bir uygulamadır. Annenin boynuna bir kordon üzerine takılan bir kaptan oluşur. İnce hortum, sağılmış anne sütünü veya mamayı kaptan meme ucuna taşır. Bebek memeyi emdiğinde, memedeki sütle birlikte hortum yoluyla ağzına süt gelir.” dedi. Tıbbi nedenlerden ötürü fazladan süte ihtiyaç duyulduğunda, biberon yerine emzirme takviyesinin daha iyi olduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Şükriye Özde; “Bu şekilde verilen süt bebeğin emme çabalarını ödüllendirir ve memede daha çok beslenmekten ve orada daha uzun süre kalmaktan mutlu olur. Annenin ürettiği süt miktarı, bebeğinin ne kadar emdiğine ve memesinden süt aldığına bağlı olduğundan, bu ekstra emme, uyarıyı arttıracak ve buda onun süt üretimini artıracaktır. EDS emzirme ile verilen annenin kendi sağılmış anne sütünün kullanılması, zayıf veya kolay yorulan bir bebeğin aynı miktarda emerek daha fazla süt almasına yardımcı olur. Emzirme sırasında gereken emme eylemi biberonla kullanılandan farklıdır. Bazı bebekler her ikisini birden yapmakta zorlanır veya biberona alıştıklarında emmeyi reddederler. Anne memeden süt salgısını arttırabilir ve bu emzirmenin hem hormonal hem de fiziksel yönlerine yardımcı olur.” şeklinde açıklamasını tamamladı.